Kulak Burun Boğaz (KBB) ve Baş Boyun Cerrahisi, işitme, koku ve tat gibi duyusal fonksiyonlardan nefes alma, konuşma ve yutma gibi hayati işlevlere kadar yaşam kalitesini doğrudan etkileyen tüm rahatsızlıkların tanı ve tedavisiyle ilgilenen uzmanlık alanıdır. Bu tıp dalı, baş ve boyun bölgesinde ortaya çıkan enfeksiyonlar, alerjik durumlar iyi ve kötü huylu tümörler, sinir rahatsızlıkları ve doğumsal anomaliler gibi çok çeşitli hastalıkları kapsar. Temel amacı, bu karmaşık bölgenin anatomik ve fonksiyonel bütünlüğünü korumayı ve iyileştirmeyi hedefleyen medikal ve cerrahi çözümler sunmaktır.

Bir KBB ve Baş Boyun Cerrahı Vücudun Hangi Bölgeleriyle İlgilenir?

Bir Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahını, köprücük kemiklerimizin yukarısında kalan tüm bölgenin uzmanı olarak düşünebilirsiniz. Bu onu belirli bir organa değil bütün bir anatomik bölgeye odaklanan özel bir “bölge uzmanı” yapar. Bu uzmanlık alanının sınırları oldukça belirgindir ve kapsamı oldukça geniştir.

KBB ve Baş Boyun Cerrahisinin ilgilendiği başlıca yapılar ve sistemler şunlardır:

  • Kulaklar
  • Burun ve sinüsler
  • Ağız içi ve dil
  • Geniz, yutak ve gırtlak (ses kutusu)
  • Soluk borusunun üst kısmı
  • Yemek borusunun üst kısmı
  • Tükürük bezleri
  • Tiroid ve paratiroid bezleri
  • Yüz, baş ve boyun cildi
  • Yüz kemikleri ve sinirleri

Bu geniş alanın dışında kalan sadece birkaç yapı vardır. Bunlar beyin, göz küresinin kendisi, omurga ve bölgedeki büyük damar hastalıklarıdır. Bu branşın en büyük gücü, birbirinden ayrı gibi görünen bu yapıların aslında ne kadar entegre çalıştığını bilmesi ve tedavi yaklaşımını bu bütüncül bakış açısıyla şekillendirmesidir. Örneğin burun yoluyla beyin tabanındaki bir tümöre ulaşmak, hem burun anatomisine hem de beyin gibi hassas bir organın komşuluğuna hakim olmayı gerektiren, işte bu bütüncül yaklaşımın bir sonucudur.

Bu alandaki bir diğer önemli nokta ise teşhisin büyük ölçüde muayeneye dayanmasıdır. Çoğu zaman, ucunda kamera olan ince ve esnek aletlerle (endoskop) yapılan ofis içi muayeneler, sorunun kaynağını net bir şekilde görmemizi sağlar. Bu doğrudan gözlem, hızlı ve doğru bir teşhis koyarak tedavi sürecini hemen başlatmamıza olanak tanır.

KBB Uzmanlığının Farklı Uzmanlık Alanları Var mıdır?

Evet, kesinlikle vardır. Tıpkı bir kardiyoloğun kalp ritim bozuklukları veya kalp damar hastalıkları gibi farklı alanlarda uzmanlaşabilmesi gibi, KBB ve Baş Boyun Cerrahisi de kendi içinde özelleşmiş alt dallara ayrılmıştır. Tüm KBB uzmanları bu alanların hepsinde temel bir eğitim alsa da bazı hekimler kariyerlerini belirli bir konuya adayarak o alanda derinlemesine bilgi ve tecrübe sahibi olurlar. Bu alt uzmanlaşma, teknolojinin ve bilimsel bilginin hızla ilerlemesinin doğal bir sonucudur.

Cerrahi robotlar, hassas lazerler veya özel ameliyat mikroskopları gibi ileri teknolojileri ustaca kullanmak, genel eğitimin ötesinde özel bir odaklanma gerektirir. Benzer şekilde baş ve boyun kanserlerinin genetik yapısından alerjinin karmaşık mekanizmalarına kadar her konu, kendi başına bir bilim dalı haline gelmiştir. Bu durum hastaların kendi özel sorunları için en bilgili ve tecrübeli hekime ulaşmasını sağlar.

KBB uzmanlığının başlıca alt dallarını şöyle sıralayabiliriz.

  • Otoloji ve Nörotoloji (Kulak, işitme ve denge)
  • Rinoloji (Burun ve sinüsler)
  • Larengoloji (Gırtlak, ses ve yutma)
  • Baş ve Boyun Cerrahisi Onkolojisi (Kanser cerrahisi)
  • Pediatrik KBB (Çocuk KBB hastalıkları)
  • Yüz Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi (Estetik ve onarım)
  • Uyku Tıbbı (Horlama ve uyku apnesi)
  • Alerji

Kulak, İşitme ve Denge ile İlgili Hangi Hastalıklar KBB Alanına Girer?

Kulak, işitme ve dengeyle ilgili tüm sorunlarla KBB’nin Otoloji ve Nörotoloji alt dalı ilgilenir. Bu alan, dış kulak yolundan başlayıp beynin işitme ve denge merkezlerine uzanan karmaşık sistemin tamamını ele alır. Otoloji daha çok kulağın kendisiyle ilgili sorunlara odaklanırken, Nörotoloji, kulak ile beyin arasındaki hassas sinirsel bağlantıları ve kafa tabanını ilgilendiren daha karmaşık hastalıkları kapsar.

Bu alanda sıkça karşılaşılan ve tedavi edilen bazı önemli rahatsızlıklar şunlardır:

  • İşitme kaybı
  • Kronik orta kulak iltihabı
  • Kolesteatom
  • Kulak çınlaması (Tinnitus)
  • Baş dönmesi ve vertigo
  • Otoskleroz
  • Kulak zarı delinmesi
  • Akustik nörinom (işitme siniri tümörü)
  • Yüz felci

Bu listedeki her bir başlık, hastaların yaşam kalitesini derinden etkileyebilen durumlardır. Örneğin işitme kaybı sadece sesleri duyamamak değil aynı zamanda sosyal izolasyona ve iletişim zorluklarına yol açan bir durumdur. Yaşa bağlı, doğuştan gelen veya bir enfeksiyon sonrası gelişen her türlü işitme kaybının altında yatan neden araştırılır ve buna yönelik işitme cihazları, cerrahi düzeltmeler veya koklear implant (biyonik kulak) gibi çözümler sunulur.

Kolesteatom, ismi kanseri çağrıştırsa da iyi huylu bir kisttir; ancak doğası gereği agresif davranır. Tekrarlayan orta kulak iltihapları zemininde gelişir ve bir deri kisti gibi orta kulakta büyüyerek çevresindeki kemik yapıları, hatta yüz sinirini ve beyin zarını bile eritebilir. Bu nedenle teşhis edildiğinde tedavisi kesinlikle cerrahidir ve bu ameliyat, hassas yapıları korumak için mikroskop altında büyük bir titizlikle gerçekleştirilir.

Baş dönmesi ve vertigo, genellikle iç kulaktaki denge sisteminden kaynaklanan ve hastanın kendisinin veya çevresinin döndüğünü hissettiği çok rahatsız edici bir durumdur. Kristal oynaması (BPPV) gibi basit manevralarla düzeltilebilen nedenlerden, Ménière hastalığı gibi daha karmaşık ve uzun süreli tedavi gerektiren durumlara kadar pek çok farklı sebebi olabilir. Doğru teşhis, tedavinin ilk ve en önemli adımıdır.

Tedavide kullanılan yöntemler de hastalığın kendisi kadar çeşitlidir. Timpanoplasti olarak bilinen ameliyatla delik bir kulak zarı, hastanın kendi dokusu kullanılarak onarılır. Stapedektomi ise, orta kulaktaki kemikçiklerin kireçlenmesi (otoskleroz) sonucu oluşan işitme kaybını düzeltmek için yapılan, minik bir protezin yerleştirildiği son derece hassas bir mikrocerrahi işlemidir. Teknolojinin en son ürünü olan koklear implantlar veya halk arasındaki adıyla biyonik kulak, işitme cihazlarının yetersiz kaldığı çok ileri derecedeki işitme kayıplarında, hasarlı iç kulağı bypass ederek doğrudan işitme sinirini uyaran ve ses algısını yeniden sağlayan mucizevi bir cihazdır.

Burun ve Sinüslerle İlgili Hangi Sorunlar İçin KBB’ye Başvurulmalıdır?

Burun ve yüzümüzün kemikleri içinde yer alan sinüslerle ilgili tüm tıbbi ve cerrahi sorunlar, KBB’nin Rinoloji alt dalının uzmanlık alanına girer. Günümüzde rinoloji, endoskop adı verilen kameralı ince aletler sayesinde büyük bir devrim yaşamıştır. Artık çoğu burun ve sinüs ameliyatı dışarıdan herhangi bir kesi yapmadan, tamamen burun deliklerinden girilerek minimal invaziv yöntemlerle yapılabilmektedir. Bu hastalar için daha az ağrı, daha hızlı iyileşme ve estetik olarak hiçbir iz kalmaması anlamına gelir.

Rinoloji alanında ilgilenilen başlıca hastalıklar ve durumlar bulunmaktadır.

  • Kronik rinosinüzit
  • Nazal polipler
  • Septum deviasyonu (burun kemiği eğriliği)
  • Alerjik rinit (saman nezlesi)
  • Tekrarlayan burun kanamaları
  • Burun ve sinüs tümörleri
  • Kafa tabanı tümörleri ve beyin omurilik sıvısı sızıntıları
  • Gözyaşı kanalı tıkanıklıkları

Kronik rinosinüzit, 12 haftadan uzun süren, inatçı yüz ağrısı, geniz akıntısı, burun tıkanıklığı ve koku alma bozukluğu ile seyreden bir sinüs iltihabıdır. Tedaviye genellikle ilaçlarla başlanır ancak ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESC) devreye girer. Bu ameliyatın amacı sinüsleri “temizlemek” değil tıkalı olan doğal kanallarını açarak sinüslerin yeniden kendi kendilerini havalandırmasını ve temizlemesini sağlamaktır. Bu sayede hem enfeksiyon kontrol altına alınır hem de burun spreyleri gibi lokal tedavilerin etkili olması sağlanır.

Septum deviasyonu, yani burun orta bölmesinin eğriliği, pek çok insanda bulunan ancak sadece nefes almayı ciddi şekilde engellediğinde bir sorun haline gelen bir durumdur. Septoplasti ameliyatı ile bu eğrilik düzeltilerek hava yolu açılır. Bu işlem burun estetiği (rinoplasti) ile birlikte de yapılabilir.

Nazal polipler, genellikle alerjik bir zemin üzerinde gelişen, sinüslerin içini doldurarak şiddetli burun tıkanıklığına ve koku alma duyusunun tamamen kaybına yol açabilen iyi huylu et büyümeleridir. Tedavisi medikal ve cerrahi yöntemlerin bir kombinasyonunu içerir:

Rinolojinin en ileri uygulamalarından biri de endoskopik kafa tabanı cerrahisidir. Beyin cerrahları ile birlikte çalışarak, hipofiz bezi tümörleri gibi beynin alt kısmında yer alan lezyonlara, kafatasını açmadan, tamamen burun yolunu kullanarak ulaşılır. Bu hastalar için devrim niteliğinde, çok daha az travmatik bir yaklaşımdır.

Ses, Solunum ve Yutma ile İlgili Hangi Problemler Larengoloji Alanına Girer?

Ses kısıklığı, nefes darlığı veya yutma güçlüğü gibi sorunlarla KBB’nin Larengoloji alt dalı ilgilenir. Larengoloji, boynumuzun ön kısmında yer alan ve ses üretme, soluk borusunu koruma ve nefes alma gibi üç hayati görevi olan gırtlak (larinks) ve çevresindeki yapıların hastalıklarına odaklanır. Bu alan, sesini profesyonel olarak kullanan sanatçılar, öğretmenler ve spikerler için olduğu kadar, yutma güçlüğü çeken veya solunum yolu daralması yaşayan hastalar için de kritik bir öneme sahiptir.

Larengoloji uzmanları, en iyi sonuçları elde etmek için genellikle konuşma ve yutma terapistleri ile omuz omuza çalışır. Cerrahi ve terapi, birbirini tamamlayan iki önemli tedavi unsurudur.

Bu alanda tedavi edilen başlıca durumlar şunlardır:

  • Ses teli nodülleri, polipleri ve kistleri
  • Ses teli felci
  • Larenjit (akut ve kronik)
  • Gırtlak (larinks) kanseri
  • Yutma bozuklukları (disfaji)
  • Solunum yolu darlıkları (larengeal stenoz)
  • Spazmodik disfoni gibi nörolojik ses bozuklukları

Ses teli nodülleri ve polipleri, genellikle sesin yanlış veya aşırı kullanımı sonucu oluşan iyi huylu lezyonlardır ve ses kısıklığının en sık nedenlerindendir. Nodüller genellikle çift taraflı “nasırlaşmalar” iken, polipler tek taraflı “şişlikler” şeklindedir. Tedavinin ilk adımı neredeyse her zaman ses terapisidir. Terapinin yetersiz kaldığı durumlarda, fonomikrocerrahi adı verilen, mikroskop altında ses tellerine zarar vermeden bu lezyonları çıkarmayı amaçlayan hassas ameliyatlar yapılır.

Ses teli felci, tiroid ameliyatları gibi cerrahiler sonrası, bir enfeksiyon veya tümör nedeniyle ses tellerini hareket ettiren sinirin hasar görmesiyle ortaya çıkar. Bu durum nefesli ve zayıf bir sese, hatta yutma sırasında gıdaların soluk borusuna kaçmasına (aspirasyon) neden olabilir. Tedavide, felçli ses teline hacim kazandırmak için yapılan dolgu enjeksiyonları veya felçli teli orta hatta yaklaştıran tiroplasti gibi cerrahi yöntemler kullanılır.

Yutma bozuklukları (disfaji), özellikle yaşlılarda ve nörolojik hastalıkları (inme, Parkinson vb.) olanlarda sık görülür. Yiyeceklerin boğazda takılması, sık sık öksürme veya boğulma hissi gibi belirtilerle kendini gösterir. Tanıda, endoskopla yutma fonksiyonunun değerlendirildiği FEES veya röntgen altında yapılan modifiye baryum yutma testi gibi yöntemler kullanılır. Tedavi, özel diyetlerden yutma egzersizlerine ve cerrahi müdahalelere kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

Baş ve Boyun Bölgesindeki Kanserlerin Tedavisini Kim Yapar?

Baş ve boyun bölgesinde gelişen iyi veya kötü huylu tümörlerin cerrahi tedavisi, Baş ve Boyun Cerrahisi Onkolojisi alt dalının alanıdır. Bu alan, kanserli dokuyu tamamen temizlerken; konuşma, yutma, nefes alma gibi hayati fonksiyonları ve hastanın dış görünüşünü azami düzeyde korumayı hedefleyen son derece hassas bir cerrahi disiplindir.

Baş ve boyun kanserlerinin tedavisi bir ekip işidir. Hastanın durumu cerrahın yanı sıra medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog, beslenme uzmanı ve konuşma terapistinin de yer aldığı multidisipliner tümör konseyinde bütün yönleriyle ele alınır. Bu konseyde, her hasta için en uygun tedavi planı (cerrahi, radyoterapi, kemoterapi veya bunların kombinasyonu) ortak bir kararla belirlenir.

Baş ve boyun bölgesinde en sık karşılaşılan kanser türleri şunlardır:

  • Ağız içi kanserleri (dil, yanak, damak)
  • Gırtlak (larinks) kanseri
  • Yutak (farenks) kanserleri (geniz, orta ve alt yutak)
  • Tükürük bezi kanserleri (en sık parotis bezi)
  • Tiroid bezi kanserleri
  • Burun ve sinüs kanserleri
  • Baş ve boyun cildi kanserleri

Kanser cerrahisindeki modern yaklaşımlar, mümkün olan her durumda minimal invaziv teknikleri ön planda tutar. Transoral Lazer Mikrocerrahisi (TLM) ve Transoral Robotik Cerrahi (TORS) gibi yöntemler sayesinde, ağız ve yutak bölgesindeki birçok tümör, boyunda herhangi bir kesi yapmadan, tamamen ağız içinden çıkarılabilmektedir. Bu hastaların iyileşme sürecini önemli ölçüde hızlandırır ve fonksiyonel sonuçları iyileştirir.

Ancak bazı büyük tümörler, açık cerrahi ve sonrasında onarım (rekonstrüksiyon) gerektirir. Örneğin dilin veya çene kemiğinin bir kısmının alındığı ameliyatlardan sonra, hastanın konuşma ve yutma fonksiyonlarını geri kazanması için onarım şarttır. Bu noktada mikrovasküler serbest flep cerrahisi devreye girer. Bu ileri teknikte, vücudun başka bir bölgesinden (örneğin bacaktan veya koldan), kendi atar ve toplardamarıyla birlikte bir doku parçası (deri, kas, kemik) alınır ve boyundaki damarlara mikroskop altında dikilerek eksik olan bölgeye nakledilir. Bu sayede hastanın yaşam kalitesi en üst düzeyde korunmaya çalışılır.

Çocukların KBB Hastalıkları Yetişkinlerden Farklı mıdır?

Evet, çocukların KBB hastalıkları hem görülme sıklığı hem de tedavi yaklaşımları açısından yetişkinlerden önemli farklılıklar gösterir. Bu nedenle Pediatrik KBB, tamamen çocuklara odaklanmış ayrı bir alt uzmanlık alanıdır. Çocuklar minyatür yetişkinler değildir; anatomileri, hastalıkları ve gelişimsel ihtiyaçları kendilerine özgüdür. Pediatrik KBB uzmanları, bir çocuğun işitme, nefes alma ve konuşma gibi temel fonksiyonlarının sağlıklı gelişimi için gerekli olan özel tıbbi ve cerrahi bilgiye sahiptir.

Çocuklarda en sık görülen KBB rahatsızlıkları şunlardır:

  • Tekrarlayan orta kulak iltihapları ve orta kulakta sıvı birikmesi
  • Bademcik ve geniz eti büyümesi
  • Çocuklarda tıkayıcı uyku apnesi
  • Doğuştan işitme kayıpları
  • Doğuştan solunum yolu anomalileri (laringomalazi gibi)
  • Dil bağı (ankiloglossi)
  • Doğuştan boyun kitleleri (tiroglossal kist gibi)

Çocuklarda KBB sorunlarının başında bademcik ve geniz eti problemleri gelir. Büyümüş geniz eti sürekli burun tıkanıklığına, ağzı açık uyumaya ve horlamaya neden olurken, sık tekrarlayan bademcik iltihapları çocuğun yaşam kalitesini düşürür. Bu iki durumun en ciddi sonucu ise tıkayıcı uyku apnesidir. Uykuda nefesin durmasına neden olan bu durum çocuğun gelişimini, okul başarısını ve davranışlarını olumsuz etkileyebilir. Bu gibi durumlarda, bademcik ve geniz eti ameliyatı (tonsillektomi ve adenoidektomi) kalıcı bir çözüm sunar.

Orta kulakta sıvı birikmesi, özellikle kreş ve anaokulu çağındaki çocuklarda işitme kaybının en sık nedenidir. Eğer bu durum uzun sürerse, çocuğun konuşma gelişimini geciktirebilir. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda, kulak zarına ventilasyon tüpü takılması işlemiyle orta kulağın havalanması sağlanır ve işitme normale döner. Bu birkaç dakika süren oldukça basit ve etkili bir işlemdir.

KBB Uzmanları Estetik ve Onarım Amaçlı Ameliyatlar Yapar Mı?

Bir KBB uzmanının yüz, baş ve boyun anatomisine olan derin hakimiyeti, onu bu bölgedeki hem estetik (kozmetik) hem de onarım (rekonstrüktif) ameliyatları için doğal olarak yetkin kılar. Bu uzmanlık, iki ana temel üzerine kuruludur.

Rekonstrüktif (Onarım) Cerrahi, bir kaza, yanık, kanser ameliyatı veya doğuştan gelen bir anomali sonucu bozulan form ve fonksiyonu geri kazandırmayı amaçlar. Kozmetik (Estetik) Cerrahi ise, yüz ve boyun bölgesinin görünümünü iyileştirmeye ve yaşlanma belirtilerini gidermeye odaklanır.

Bu alanda yapılan başlıca cerrahi ve cerrahi olmayan prosedürler vardır:

  • Rinoplasti (burun estetiği)
  • Blefaroplasti (göz kapağı estetiği)
  • Ritidektomi (yüz germe)
  • Otoplasti (kepçe kulak ameliyatı)
  • Yüz kırıklarının onarımı
  • Kanser sonrası yüz ve burun onarımı
  • Yara izi düzeltme (skar revizyonu)
  • Botoks ve dolgu uygulamaları

Rinoplasti, bu alanın en bilinen ameliyatıdır. Sadece estetik kaygılarla değil aynı zamanda septum deviasyonu gibi nefes alma problemlerini çözmek için de yapılır. Fonksiyon ve estetiğin bir arada hedeflendiği bu ameliyatta, burnun anatomik yapısına hakimiyet esastır. Blefaroplasti, yani göz kapağı estetiği, hem yorgun görünümü gidermek hem de görüş alanını daraltan üst göz kapağı sarkmalarını düzeltmek için yapılır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button