Çocuklarda alerjik rinit, yaygın adıyla alerjik nezle, çocuğunuzun solunum sisteminin polen veya ev tozu gibi çevresel etkenlere karşı geliştirdiği özel bir duyarlılık halidir. Bu durum bağışıklık sisteminin bu tür parçacıklara farklı bir tepki vermesiyle kendini gösterir. Çocukluk çağında sıkça rastlanan ve aileleri çocuklarının konforu için çözüm arayışına iten bu tablo bazen inatçı bir alerjik öksürük gibi ek belirtilerle de birleşebilir, bu da ebeveynlerin doğru bilgiye ulaşma isteğini artırır.

Çocuklarda Alerjik Rinit nedir ve neden bu kadar önemlidir?

Alerjik rinit dediğimizde, çocuğun burun içindeki koruyucu tabakanın, yani mukozanın, soluduğu bazı maddelere karşı bir nevi “yanlış alarm” vermesi durumunu anlıyoruz. Vücudun savunma sistemi, bu normalde zararsız olan polen, toz gibi maddeleri adeta bir düşman gibi algılıyor. Bunun üzerine de histamin gibi bazı kimyasallar salgılanmaya başlıyor. İşte bu kimyasallar da o bildik burun akıntısı, kaşıntı, tıkanıklık ve hapşırık gibi alerji belirtilerine yol açıyor. Bu süreçte İmmünglobulin E (IgE) adını verdiğimiz antikorlar başrolde. Alerjenle ilk karşılaşmada bir tanışma, bir duyarlanma oluyor; sonraki karşılaşmalarda ise vücut hemen tepki veriyor. Hatta saatler sonra daha uzun süren ikinci bir iltihabi dalga daha gelebiliyor.

Peki, neden bu kadar üzerinde duruyoruz? Çünkü çocuklarda alerjik rinit gerçekten yaygın. Yaş ilerledikçe daha sık görülse de çok küçük yaşlardan itibaren başlayabiliyor. Bazı istatistikler var ki 2-3 yaşlarındaki çocukların bile beşte birinin, 6 yaşına gelenlerin ise neredeyse yarısına yakınının alerjik rinit belirtileri yaşadığını gösteriyor. Okul çağındaki her 100 çocuktan 15’inde bu durumla karşılaşabiliyoruz.

Daha da önemlisi, alerjik rinit çocuğun hayatını epey zorlaştırabiliyor. Düşünsenize, sürekli akan bir burun, kaşıntı, tıkanıklık… Bunlar yüzünden deliksiz bir uyku hayal olabiliyor. Okulda dikkati dağılıyor, dersleri anlamakta güçlük çekebiliyor. Kendini sürekli yorgun, halsiz hissedebiliyor. Hatta bazen bu durum anne-babalar tarafından “davranış sorunu” gibi bile algılanabiliyor. Bitmedi, alerjik rinit sadece burunla da sınırlı kalmıyor; astım, sinüzit, orta kulakta sıvı birikmesi gibi başka sağlık sorunlarına da zemin hazırlayabiliyor ya da var olanları daha da kötüleştirebiliyor. Yani alerjik rinit, öyle basit bir “burun akıntısı” deyip geçilecek bir durum değil. Çocuğun genel gelişimini etkileyebilecek, ciddiye alınması gereken bir sağlık sorunu.

Alerjik rinitin genellikle iki ana tipiyle karşılaşıyoruz:

  • Mevsimsel Alerjik Rinit: Adı üstünde, belirli mevsimlerde, özellikle de ilkbahar ve sonbaharda polenlerin uçuşmasıyla ortaya çıkan tip.
  • Yıl Boyu Süren (Pereniyal) Alerjik Rinit: Bu durumda ise şikayetler yıl boyunca devam ediyor. Sorumluları genellikle ev içi alerjenler; ev tozu akarları, evcil hayvanların tüy ve deri döküntüleri ya da küf mantarları gibi.

Bazen de bu iki durum iç içe geçebiliyor; yani yıl boyu süren bir hassasiyete, polen mevsimlerinde ekstra bir alevlenme eklenebiliyor. Bu ayrımı yapmak, neye karşı önlem alacağımızı bilmek açısından önemli.

Çocuklarda Alerjik Rinit hangi belirtilerle kendini gösterir ve ne zaman şüphelenmek gerekir?

Çocuklarda alerjik rinitin habercisi olan bazı tipik işaretler vardır. Bunları fark etmek, erken önlem almak için ilk adımdır. En sık rastladığımız burunla ilgili klasik belirtiler şunlardır:

  • Burun akıntısı (genellikle su gibi berrak)
  • Burun tıkanıklığı
  • Hapşırık (genellikle art arda, kriz şeklinde)
  • Burun kaşıntısı

Bu burun şikayetlerine ek olarak gözlerde de bazı belirtiler alerjik riniti düşündürür. Bunlara alerjik konjonktivit diyoruz ve sıkça eşlik eder:

  • Gözlerde kaşıntı
  • Sulanma
  • Kızarıklık

Bunların dışında, alerjik rinit tablosuna eklenebilecek diğer ilişkili belirtiler de olabilir:

  • Damakta, boğazda ve kulaklarda kaşıntı
  • Geniz akıntısına bağlı öksürük
  • Nadiren burun kanaması (sürekli kaşıma veya tıkanıklık nedeniyle)
  • Sinüslerde dolgunluk hissi

Bir Kulak Burun Boğaz hekiminin muayene sırasında dikkat ettiği bazı özel fiziksel bulgular da vardır ki bunlar alerji şüphesini daha da kuvvetlendirir. Çocuklarda sıkça gördüğümüz bu bulgular şunlardır:

“Alerjik Selam”: Çocuğun, burun ucundaki kaşıntıyı gidermek için elinin ayasıyla burnunu sürekli yukarı doğru itmesi.

Burun Üstü Yatay Çizgi: Yukarıdaki hareketin sürekli tekrarlanması sonucu burun sırtında oluşan enine çizgi.

“Alerjik Göz Altı Morluğu”: Gözlerin altında, kronik burun tıkanıklığına bağlı kan göllenmesi sonucu oluşan koyu renkli halkalar.

Dennie-Morgan Çizgileri: Alt göz kapaklarının hemen altında beliren, bazen çift olabilen ince deri katlantıları.

Ağız Solunumu: Sürekli burun tıkanıklığı nedeniyle çocuğun ağzından nefes alıp vermesi. Bu durum uzun sürerse yüz ve diş gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Sık sık burnunu çekme veya boğazını temizleme ihtiyacı.

Muayenede burun içine baktığımızda ise genellikle soluk, mavimsi renkte ve şiş bir mukoza, büyümüş burun etleri (konkalar) ve berrak bir akıntı görebiliriz.

Alerjik rinitin etkileri sadece burun ve gözlerle sınırlı kalmayabilir. Çocuğun genel halini ve davranışlarını da etkileyebilir. Şu durumlara da dikkat etmek gerekir:

  • Yorgunluk, bitkinlik
  • Uyku kalitesinde bozulma, horlama
  • Okul başarısında düşüş, dikkat dağınıklığı
  • Öğrenme ve hafıza sorunları
  • Bazen huzursuzluk, sinirlilik
  • Küçük çocuklarda iştahsızlık

Peki, hangi durumlarda “acaba çocuğumda alerjik rinit mi var?” diye düşünmeliyiz? Eğer;

  • Nezle gibi görünen şikayetler (hapşırık, burun akıntısı) iki haftadan uzun sürüyorsa,
  • Bu şikayetler her yıl belirli zamanlarda (örneğin bahar aylarında) tekrarlıyorsa,
  • Şikayetler yıl boyunca devam ediyorsa (özellikle ev içindeyken artıyorsa),
  • Çocuğunuzda astım veya egzama gibi başka alerjik hastalıklar da varsa,
  • Ailede (anne, baba veya kardeşlerde) alerji öyküsü varsa,

alerjik rinitten şüphelenmek için yeterli neden var demektir. Özellikle “bir türlü iyileşmeyen, sık sık tekrarlayan soğuk algınlığı” gibi durumlar aslında maskelenmiş bir alerjik rinit olabilir.

Çocuklarda Alerjik Rinit neden kaynaklanır, risk faktörleri ve tetikleyicileri nelerdir?

Çocuklarda alerjik rinitin temelinde, bağışıklık sistemimizin bazı çevresel etkenlere karşı verdiği abartılı bir tepki yatar. Vücudumuz, normalde zararsız olan polen, ev tozu akarı gibi maddeleri “tehdit” olarak algılar ve onlara karşı bir savunma mekanizması geliştirir. Bu süreçte İmmünglobulin E (IgE) dediğimiz antikorlar önemli bir rol oynar. Vücut bu alerjenlerle tekrar karşılaştığında, mast hücreleri denen bazı özel hücrelerden histamin ve lökotrien gibi kimyasallar salınır. İşte bu kimyasallar, burun mukozasında iltihaplanmaya, damarların genişlemesine, aşırı mukus üretimine ve sinir uçlarının uyarılmasına yol açarak alerjik rinitin o bildiğimiz belirtilerini (akıntı, tıkanıklık, kaşıntı, hapşırık) tetikler.

Alerjik rinit gelişiminde genetik faktörler oldukça etkilidir. Eğer anne veya babada ya da kardeşlerde alerjik bir hastalık (alerjik rinit, astım, egzama) varsa, çocukta da alerjik rinit görülme olasılığı artar. Buna “atopik yatkınlık” diyoruz.

Genetik yatkınlığın yanı sıra çevresel faktörler ve erken yaşamdaki bazı maruziyetler de alerjik rinit riskini etkileyebilir. Örneğin:

  • Anne adayının hamilelik sırasında sigara dumanına maruz kalması.
  • Çocuğun erken yaşlarda yoğun hava kirliliğine maruz kalması.
  • Ev içinde nem ve küf bulunması.
  • Sezaryen ile doğum (normal doğuma kıyasla bağırsak florasının farklı gelişimi nedeniyle).
  • Erken yaşlarda sık geçirilen bazı enfeksiyonlar ve gereksiz antibiyotik kullanımı da bağışıklık sisteminin dengesini etkileyebilir.

Bir de “hijyen hipotezi” var. Bu teoriye göre, erken çocukluk döneminde mikroplarla ve çeşitli çevresel maddelerle yeterince karşılaşmamak, bağışıklık sisteminin doğru bir şekilde “eğitilmesini” engelleyerek alerjik hastalıklara daha yatkın hale getirebilir. Ancak bir kez alerjik duyarlılık geliştikten sonra, bu maddeler artık güçlü birer tetikleyiciye dönüşür.

En sık karşılaştığımız ve alerjik riniti tetikleyen alerjenler şunlardır:

Dış Ortam Alerjenleri:

  • Ağaç polenleri (genellikle ilkbahar başında)
  • Çayır ve ot polenleri (ilkbahar sonu ve yaz aylarında)
  • Yabani ot polenleri (yaz sonu ve sonbaharda)

İç Ortam Alerjenleri:

  • Ev tozu akarları (yatak, yorgan, halı gibi yerlerde yaşayan mikroskobik canlılar ve dışkıları)
  • Evcil hayvan alerjenleri (kedi, köpek gibi hayvanların deri döküntüleri, salyaları, idrarları)
  • Küf mantarları (ev içinde ve dışında, özellikle nemli ortamlarda üreyen mantar sporları)
  • Hamamböceği alerjenleri (özellikle bazı bölgelerde)

Bu alerjenlerin dışında, bir de alerjik olmayan tetikleyiciler (irritanlar) vardır. Bunlar doğrudan bir alerjik reaksiyon başlatmasalar da zaten hassas olan burun mukozasını tahriş ederek belirtilerin kötüleşmesine neden olabilirler. Bunlara örnek olarak şunları sayabiliriz:

  • Tütün dumanı
  • Parfüm, deodorant gibi güçlü kokular
  • Temizlik malzemelerinin keskin kokuları
  • Hava kirliliği, egzoz dumanı
  • Ani sıcaklık ve nem değişiklikleri

Alerjik rinit nedeniyle zaten iltihaplı olan burun, bu tür irritanlara karşı daha da duyarlı hale gelir. Bu yüzden alerji yönetiminde hem alerjenlerden hem de bu tür tahriş edici faktörlerden uzak durmak önemlidir.

Çocuklarda Alerjik Rinit tanısı bir KBB uzmanı tarafından nasıl konulmaktadır?

Çocuklarda alerjik rinit tanısını koymak için bir Kulak Burun Boğaz (KBB) uzmanı, öncelikle anne-babayı ve çocuğu dikkatle dinler, ardından da kapsamlı bir muayene yapar. Bu süreç doğru teşhis için çok önemlidir.

İlk adım, detaylı bir tıbbi öykü almaktır. Doktorunuz, çocuğunuzun şikayetlerinin (burun akıntısı nasıl, tıkanıklık ne zaman oluyor, hapşırık nöbetleri var mı, kaşıntı nerelerde vb.) ne zaman başladığını, ne kadar sürdüğünü, şiddetini ve hangi durumlarda artıp azaldığını öğrenmek isteyecektir. Belirtiler yılın belli zamanlarında mı (mevsimsel) yoksa sürekli mi (yıl boyu) var? Evde, okulda, dışarıda fark ediyor mu? Ailede başka alerjisi olan var mı? Evde hayvan besleniyor mu? Çocuğun uykusu, okul başarısı nasıl etkileniyor? Daha önce bir tedavi denendi mi, işe yaradı mı? Tüm bu sorular, tanıya giden yolda önemli ipuçları verir.

İkinci adım fizik muayenedir. Doktor, çocuğun genel görünümünde alerjiyi düşündüren işaretler arar: göz altlarında morluk, burnunu sürekli yukarı silme hareketi (alerjik selam) veya burun sırtında buna bağlı oluşan çizgi, ağızdan nefes alma gibi. Ardından, ışıklı bir aletle burun deliklerinden içeriye bakarak burun mukozasının durumunu (rengi, şişliği), burun etlerinin (konkaların) büyüklüğünü, burun içinde akıntı olup olmadığını, burun orta bölmesinde eğrilik (septum deviasyonu) gibi yapısal bir sorun olup olmadığını değerlendirir. Gerektiğinde, burun içini ve geniz bölgesini daha ayrıntılı görebilmek için ucunda kamera olan ince bir tüp (endoskop) ile nazal endoskopi denilen bir muayene de yapabilir. Bu sayede geniz eti büyüklüğü, polip varlığı gibi durumlar daha net anlaşılır. Ayrıca boğazına, kulaklarına da bakacaktır.

Eğer doktor, öykü ve muayene bulgularıyla alerjik rinitten kuvvetle şüphelenirse, özellikle de tedaviye iyi yanıt alınamıyorsa veya hangi alerjenlerin sorumlu olduğunu netleştirmek gerekiyorsa alerji testleri isteyebilir. En sık yapılan testler şunlardır:

  • Deri Prick Testi (SPT): Bu testte, şüphelenilen alerjenlerin (polen, akar, hayvan tüyü vb.) çok az bir miktarı, genellikle çocuğun ön kol veya sırt derisine damlatılır ve steril, ince bir iğne ucuyla derinin en üst tabakasına hafifçe dokunulur. Eğer çocuğun o maddeye alerjisi varsa, 15-20 dakika içinde o bölgede küçük bir kabarıklık ve kızarıklık oluşur. Bu en hızlı ve güvenilir testlerden biridir.
  • Kanda Spesifik IgE Testleri: Bazen deri testi yapılamayan durumlarda (örneğin şiddetli cilt hastalığı olanlarda veya bazı ilaçları kesemeyenlerde) veya deri testini desteklemek için kan örneği alınarak, kanda belirli alerjenlere karşı oluşmuş IgE antikorlarının düzeyine bakılır.

Çocuklarda Alerjik Rinit için KBB uzmanının tedavi yaklaşımı nasıldır?

Çocuklarda alerjik rinit tedavisinde amacımız, öncelikle çocuğun şikayetlerini kontrol altına almak, rahat bir nefes almasını sağlamak, yaşam kalitesini artırmak ve olası sorunların önüne geçmektir. Bir KBB uzmanı olarak bu hedeflere ulaşmak için genellikle birkaç koldan ilerleriz. Tedavi planı, her çocuğun yaşına, belirtilerinin şiddetine, hangi alerjenlere duyarlı olduğuna ve hayatının nasıl etkilendiğine göre özel olarak şekillendirilir.

Alerjenden Korunma ve Çevresel Düzenlemeler: Bu tedavinin temel direğidir. Mademki sorun bazı maddelere karşı aşırı bir tepki, o zaman bu maddelerle teması olabildiğince azaltmak gerekir.

Eğer sorun ev tozu akarlarıysa, yatak ve yastıklar için özel alerjen geçirmeyen kılıflar kullanmak, nevresimleri sık sık yüksek ısıda yıkamak, yatak odasından halı ve tüylü oyuncakları uzaklaştırmak, evi düzenli havalandırmak ve nem oranını düşük tutmak gibi önlemler alınabilir.

Polen alerjisi varsa, polenlerin yoğun olduğu sabah saatlerinde ve rüzgarlı günlerde çocuğu pek dışarı çıkarmamak, dışarıdan gelince duş aldırıp giysilerini değiştirmek, ev ve araba pencerelerini polen mevsiminde kapalı tutmak faydalı olabilir.

Evcil hayvan alerjisi saptandıysa, ideal olan hayvanı evden uzaklaştırmaktır. Bu mümkün değilse, en azından hayvanın çocuğun yatak odasına girmesi kesinlikle engellenmeli, hayvan sık sık yıkanmalı ve ev HEPA filtreli bir süpürgeyle temizlenmelidir.

Küf alerjisi için evdeki nem kaynakları kurutulmalı, banyo ve mutfak gibi alanlar iyi havalandırılmalıdır.

  • İlaç Tedavileri: Alerjenden korunma önlemleri bazen tek başına yetmeyebilir veya tam olarak uygulanamayabilir. Bu durumda belirtileri kontrol altına almak için ilaçlardan yararlanırız. Çocuğun yaşına ve şikayetlerine uygun, güvenli ilaçları tercih ederiz.
  • Antihistaminikler: Hapşırık, kaşıntı ve burun akıntısı gibi belirtileri hızla rahatlatan ilaçlardır. Şurup veya tablet formları vardır. Mümkün olduğunca uyku yapmayan yeni nesil antihistaminikleri tercih ederiz.
  • Burun Spreyleri:
  • Kortizonlu (Steroidli) Burun Spreyleri: Alerjik rinit tedavisinde en etkili ilaçlardan biridir. Burundaki iltihabı baskılayarak özellikle burun tıkanıklığı başta olmak üzere tüm belirtileri kontrol altına alırlar. Doktorun önerdiği dozda ve sürede kullanıldıklarında, çocuklarda genellikle güvenlidirler ve yan etkileri minimaldir. Etkilerinin tam olarak ortaya çıkması birkaç gün sürebilir.
  • Antihistaminikli Burun Spreyleri: Bunlar da burundaki alerjik reaksiyonu lokal olarak baskılar ve hızlı etki gösterirler.
  • Tuzlu Su (Salin) Sprey veya Damlaları: Bunlar ilaç içermezler. Burun içini nemlendirir, alerjenleri ve birikmiş salgıları temizleyerek burnu rahatlatırlar. Her yaşta güvenle kullanılabilir ve diğer ilaçların etkinliğini artırabilirler.
  • Lökotrien Antagonistleri: Ağızdan alınan tablet veya çiğneme tableti formunda olan bu ilaçlar, alerjik reaksiyonda rol oynayan lökotrien adlı maddelerin etkisini engelleyerek özellikle astımı da olan alerjik rinitli çocuklarda faydalı olabilir.
  • Dekonjestanlar (Burun Açıcı Sprey veya Şuruplar): Burun tıkanıklığını hızla giderirler ancak uzun süreli kullanılmamalıdırlar. Özellikle spreyler, 3-5 günden fazla kullanılırsa “bağımlılık” yaparak tıkanıklığın daha da artmasına neden olabilir. Şurupları ise küçük çocuklarda yan etkileri nedeniyle dikkatli kullanmak gerekir. Genellikle kısa süreli ve doktor kontrolünde öneririz.
  • Alerji Aşıları (İmmünoterapi): Eğer alerjenden korunma ve düzenli ilaç tedavisine rağmen çocuğun şikayetleri yeterince kontrol altına alınamıyorsa, yaşam kalitesi ciddi şekilde etkileniyorsa veya aile uzun süreli ilaç kullanımından kaçınmak istiyorsa, alerji aşıları gündeme gelebilir. Bu tedavi, alerjik hastalığın doğal seyrini değiştirebilen tek yöntemdir. Amaç vücudu sorumlu alerjene karşı yavaş yavaş duyarsızlaştırmaktır. İki ana türü vardır:
  • Cilt Altı Enjeksiyonlar (SCIT): Belirli aralıklarla kola yapılan iğneler şeklindedir. Genellikle 3-5 yıl sürer.
  • Dil Altı Damla veya Tabletler (SLIT): Her gün dil altına damla veya tablet şeklinde uygulanır.

Bu tedavi, alerji uzmanları veya bu konuda deneyimli KBB uzmanları tarafından planlanır ve takip edilir.

Cerrahi Tedavi: Alerjik rinitin kendisi ameliyatla düzelmez. Ancak alerjik rinite eşlik eden ve ilaç tedavisine yanıt vermeyen bazı yapısal sorunlar (örneğin aşırı büyümüş ve burun tıkanıklığı yapan burun etleri, geniz eti büyüklüğü, sinüzite yol açan polipler veya ciddi burun kemiği eğrilikleri) varsa, bu sorunları düzeltmek için cerrahi müdahaleler gerekebilir. Bu tür ameliyatlar, burun hava yolunu açarak çocuğun daha rahat nefes almasını ve kullanılan ilaçların daha etkili olmasını sağlar.

Çocuklarda Alerjik Rinit tedavi edilmezse hangi sorunlara yol açabilir?

Alerjik rinit, “sadece bir burun akıntısıdır, geçer” diye önemsenmediğinde veya yeterince iyi tedavi edilmediğinde, çocuğumuzun sağlığı ve yaşam kalitesi üzerinde pek çok olumsuz etkiye yol açabilir. Basit gibi görünen bu durum aslında bir dizi başka sorunu da beraberinde getirebilir. İşte dikkat etmemiz gereken bazı olası komplikasyonlar ve eşlik eden durumlar:

  • Astım Gelişimi veya Kötüleşmesi: Alerjik rinit ile astım arasında çok yakın bir ilişki vardır. Hatta buna “tek hava yolu, tek hastalık” da denir. Alerjik riniti olan çocuklarda astım gelişme riski daha yüksektir. Eğer çocukta zaten astım varsa, kontrolsüz alerjik rinit astım ataklarını sıklaştırabilir ve şiddetlendirebilir.
  • Kronik Sinüzit: Sürekli iltihaplı ve tıkalı bir burun, sinüslerin sağlıklı bir şekilde havalanmasını ve içindeki salgıları boşaltmasını engeller. Bu da tekrarlayan veya müzminleşen (kronik) sinüzit ataklarına zemin hazırlar. Çocukta sürekli geniz akıntısı, yüz ağrısı, baş ağrısı ve inatçı öksürük görülebilir.
  • Orta Kulakta Sıvı Birikimi (Efüzyonlu Otitis Media) ve İşitme Sorunları: Alerjik rinit, geniz ile orta kulak arasında basınç dengesini sağlayan östaki borusunun da şişmesine ve tıkanmasına neden olabilir. Bu durumda orta kulakta sıvı birikir, bu da çocuğun işitmesinde azalmaya (efüzyonlu otitis media) yol açabilir. Uzun sürerse, konuşma ve dil gelişiminde gecikmelere neden olabilir. Ayrıca tekrarlayan orta kulak iltihaplarına da zemin hazırlar.
  • Uyku Bozuklukları: Tıkalı bir burunla uyumak gerçekten zordur. Çocuk gece boyunca sık sık uyanabilir, horlayabilir, hatta bazı durumlarda uykuda nefes durmaları (obstrüktif uyku apnesi) yaşayabilir. Kalitesiz bir uyku da ertesi gün çocuğun yorgun, huysuz ve dikkatsiz olmasına yol açar.
  • Öğrenme ve Davranış Sorunları: Sürekli yorgunluk, uykusuzluk, konsantrasyon güçlüğü ve kronik rahatsızlık hissi, çocuğun okul başarısını olumsuz etkileyebilir. Dikkat süresi kısalabilir, öğrenme güçlükleri yaşayabilir. Bazen hiperaktiviteye benzer davranışlar veya aşırı sinirlilik hali görülebilir.
  • Yüz ve Diş Gelişiminde Sorunlar: Kronik burun tıkanıklığı nedeniyle sürekli ağızdan nefes almak, özellikle büyüme çağındaki çocuklarda yüz kemiklerinin ve dişlerin normal gelişimini etkileyebilir. “Adenoid yüzü” veya “alerjik yüz” dediğimiz uzun ve dar yüz yapısı, yüksek damak, dişlerde çapraşıklık gibi ortodontik sorunlar ortaya çıkabilir.
  • Yaşam Kalitesinde Genel Düşüş: Tüm bu sorunlar bir araya geldiğinde, çocuğun genel keyfi kaçar, oyun oynama isteği azalır, sosyal aktivitelere katılımı düşer. Kısacası yaşam kalitesi ciddi şekilde etkilenir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button